Yazılı ve imzalı bir sözleşme olmaması halinde emlakçı, ücretini ya da komisyonunu talep edemez.
- Av. Çağla Fırtına
- 17 Haz
- 6 dakikada okunur
T.C.
İZMİR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İZMİR 3. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
DAVACI:K1- N1
VEKİLİ: Av. K2 A1
DAVALILAR:1-K3-N2A2
2-K4-N3
3-K5-N4A2 -
VEKİLİ: Av. K6
DAVANIN KONUSU :Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Hizmetin Ayıplı Olmasından Kaynaklanan)
İzmir 3. Tüketici Mahkemesinin 09/12/2021 tarihli, 2019/37 esas ve 2021/558karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan K3'ın müvekkili ve müvekkilinin eniştesi K7'e kendisini emlak ofisi sahibi olarak tanıtarak İzmir ili Narlıdere ilçesi A3 mahallesi 6076 ada 5, 6 ve 7 parsellerde kayıtlı taşınmazın satışı konusunda yetkili olduğunu ileri sürdüğünü ve müvekkilinin eniştesi ile 20/06/2017 tarihli emlak sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davalı K3'ın yönlendirmesi ile 20/06/2017 tarihinde davalılardan K5 adına açılmış F1bank hesabına 50.000,00 TL ödeme yaptığını, ardından bankalar ile görüşerek taşınmazın kalan bedelini temin edebilmek için kredi kullanmak üzere tüm hazırlıklarını kısa süre içinde tamamladığını, davalıların başta en geç 07/07/2017 tarihinde satışın gerçekleşeceği ve satış için kalan bedelin 1.700.000,00 TL olduğunu belirtmiş olmakla birlikte 07/07/2017 tarihinde taşınmazın devrini gerçekleştirmediğini, bu tarihten sonra da sürekli olarak müvekkilini oyaladıklarını, davalıların ilk önce satıcının sorunları olduğunu, müsait olmadıkları için devir işlemlerini yapamadıklarını, müsait olunca işlemlerin yapılacağını ileri sürerek müvekkilini oyaladıklarını, sonrasında satıcının taşınmazı 1.700.000,00 TL bedelle satmaktan vazgeçtiğini, taşınmaza ilave olarak 50.000,00 TL kadar daha ödeme yapılmasını talep ettiklerini iddia ederek müvekkilinden ilave ödemeler talep ettiklerini, bunun üzerine müvekkilinin bu şartlar altında taşınmazı satın almalarının mümkün olamayacağını beyan etmesinin üzerine satıcının satış işleminden vazgeçtiğini müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin de son derece haklı olarak ödediği 50.000,00 TL'sinin iadesini talep ettiğini, davalıların bu bedeli satıcıya ödemediğini kabul ettiklerini ancak müvekkiline iade etmeye de bir türlü yanaşmadıklarını, davalılardan K3'ın müvekkilinin kendilerine güven duymasını sağlaman adına boş senet imzalayarak müvekkiline teslim ettiğini, bu bedeli en kısa süre içinde iade edeceğini iddia ettiğini, müvekkilinin çalıştığı bankacı ile taşınmazın sahibinin rastlantı sonucu bir araya geldiğini, sohbet sırasında bankacının taşınmazı satmaktan neden vazgeçtiklerini, bedelin sonrasında neden yükseltildiğini, banka kredisinin dahi hazır olduğunu söylemesi üzerine satıcının taşınmazı satmaktan vazgeçmediklerini, satış bedelinin bu kadar yüksek olmadığını, hiçbir şekilde kendilerine bu bedelin ödenmediği gibi sonradan fiyat artışı yapmadıklarını, bahsi geçen davalılar ile bir anlaşmalarının olmadığını beyan etmesi üzerine gerçeğin ortaya çıktığını, taşınmaz malikinin müvekkiline ulaşarak aralarında kararlaştırdıkları bedel ile taşınmazın satışını 28/07/2017 tarihinde gerçekleştirdiğini, haricen yapılan tahkikatta davalı K3'ın emlak ofisi sahibi olmadığının, emlak ofisinin yetkilisinin diğer davalı K4 olduğunun, ödemenin de kızı olan davalılardan K5'a yapıldığının öğrenildiğini, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı kişi ile görüştüğünde, davalıların emlak satışı konusunda yetkilendirilmediği gibi ödediği bedelin de satıcıya verilmediğini, davalılar tarafından kandırıldığını fark ettiğini, bu nedenle davalılar K3 ve K5 hakkında İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2017/10688 Esas, diğer davalı K4 aleyhine de İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2017/11489 Esas sayılı dosyaları ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların icra dosyalarına kötü niyetli ve hukuki mesnetten yoksun itirazları nedeniyle icra takiplerinin durduğunu belirterek davalılar hakkında yapılan icra takiplerindeki davalıların itirazlarının iptaline, takiplerin devamına ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden K4'ın emlak komisyoncusu olup eşi K3 ile birlikte çalıştığını, müvekkili K5'ın ise diğer müvekkillerinin kızları olduğunu, yaşanan ticari faaliyetle bir ilgisinin bulunmadığını, yalnızca bahse konu para transferi işlemlerinde F1bank banka hesabının kullanıldığını, müvekkillerine alıcı olarak müracaat eden davacı ve eniştesi Dr. K7'e İzmir ili Narlıdere ilçesi A3 mahallesi 6076 ada 5, 6 ve 7 parselde kayıtlı 2 parsel arsa 1 adet tripleks villa gösterildiğini, Avustralya'da bulunan mal sahibi K8 ve eşi K10 ile telefon aracılığıyla irtibata geçildiğini ve tarafların 650.000 Avustralya Doları karşılığı olan 1.750.000,00 TL satış bedeli üzerinden anlaşma sağladıklarını, davacının anlaşılan bedelin 50.000,00 TL'sini 20/06/2017 tarihinde F1bank hesabına yatırmak suretiyle kaparo olarak verdiğini, müvekkilinin bu paranın 10.000,00 TL'sini satıcı K8'un kendisine bildirdiği banka hesabına aynı gün içinde EFT yaparak gönderdiğini, bu itibarla satıcı K8'un satış işleminin tamamlanması amacıyla 21/06/2017 tarihinde Sidney/Avustralya konsolosluğuna giderek Türkiye'deki baldızı K9'e vekaletname çıkartarak F2 yurt dışı kargosu ile Türkiye'ye gönderdiğini, evrakların tamamlanması ile satış işlemlerini takip eden müvekkili K3'ın 27/07/2017 tarihinde satıcıların vekili K9 ile birlikte Narlıdere Tapu Müdürlüğüne birlikte giderek satış için 4670 ve 4671 no lu işlem başvurusunda bulunulduğunu ve müracaat formuna satış harç ve işlemlerin takibi için gelecek harç mesajları için müvekkili K3'ın cep telefonuna kaydedildiğini, ancak satıcı ve alıcının bir günsonra 28/07/2017 tarihinde müvekkilini aradan çıkartarak satış işlemini daha önce anlaşılan bedel üzerinden tamamladıklarını, tarafların komisyon ücretinden kaçmak için mizansen yaptıklarını ve anlaşılan bedel üzerinden satışı tamamladıklarının açıkça ortada olduğunu, dava dilekçesindeki beyanlardan da anlaşıldığı üzere satıcı ile alıcı bir araya getirilmiş, satış hususunda anlaşmaya varılmış, daha sonra taraflar arasında satış işleminin de tamamlandığını, davalı ile davacı arasında yapılan emlak komisyon sözleşmesinin satış bedeli ve komisyon ücreti başlıklı 3. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince "Acente, satıcı ve alıcıyı bir araya getirmekle üzerine düşen yükümlülüğü gerçekleştirmiş olmaktadır ve komisyon ücretine hak kazanmıştır. Nihai satışın tapuda her ne sebeple olursa olsun yapılmamış olması komisyon ücretini ortadan kaldırmaz" hükmünün bulunduğunu, davacının başlattığı icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine ve %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karara verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; "...Dosya kapsamında yer alan taraf beyanları, tanık beyanları, 20.06.2017 tarihli yazılı simsarlık sözleşmesi, icra dosyaları, 20.06.2017 tarihli F3bank dekontu, tapu kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında yazılı bir simsarlık sözleşmesinin bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/13-7 2015/1677 E. K., Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/2488-2013/3356 E. K., Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/3384-2019/648 E. K. Ve bir çok yerleşik içtihatlar ile de sabit olmak üzere konusu taşınmaz olan simsarlık sözleşmesinin geçerlilik şartının yazılı şekle bağlandığı, taraflar arasında yazılı şekilde yapılmış herhangi bir simsarlık sözleşmesi bulunmaması sebebi ile davalı K3'in davacıdan simsarlık ücreti talep edemeyeceği kanaatine ulaşılarak, davalı K3'in ve K5'nin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 77. Maddesi gereği davacıdan aldıkları 50.000,00 TL'yi iade etmeleri gerektiği, davalı K3'in taraflar arasında ki hukuki ilişkinin tarafı olması ve davalı K5'nin dava konusu bedelin hesabına geçmesi ile sebepsiz zenginleşmiş olması dikkate alındığında açıklanan gerekçelerle bu davalılar yönünden açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, her ne kadar davalı K4'ın emlakçılık ofisinin resmi sahibi olması sebebi ile davaya taraf yapılmış ise de davalı K4'ın taraflar arasında ki ilişkiye taraf olmaması sebebi ile hakkında açılan davanın reddine..." şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yazılı şekilde yapılmış herhangi bir simsarlık sözleşmesi bulunmadığından, davalı K4 bakımından da davanın kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılar K3 ve K5 yönünden verilen mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİNİN KARARININ GEREKÇESİ:
"...Taraflar arasındaki uyuşmazlık simsarlık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanması gereken Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 02/06/2021 günlü 431 sayılı kararı uyarınca bu tür davalar sonucunda verilecek kararların istinaf yoluyla incelenmesinin 17.Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından istinaf başvurusunun incelenmesi için dava dosyasının görevli 17.Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir...." şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİNİN KARARININ GEREKÇESİ:
Dava; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup, kararı veren mahkemenin sıfatına, nitelendirmesine ve sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, geçersiz sözleşmeden kaynaklanan (sebepsiz zenginleşmeden) (TBK m. 77 ila 82) davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar hakkında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanması gereken Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 02/06/2021 tarihli ve 431 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan Dairemizin görevsizliği ile dosyanın yetkili ve görevli İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
6100 Sayılı HMK' nun 352. maddesi gereğince;
Dairemiz ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 35/1. maddesi gereği İzmir Bölge Adliye Mahkemesi BAŞKANLAR KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022
Fırtına Hukuk & Danışmanlık Bürosu
0544 970 90 72
コメント